24 Nisan 2011

Eheh, Hiç güleceğim yoktu

Böyle bir cümle gibi başlık açtım ya daha ne yapayım? yarın öbür gün Taksim'e gidip kendimi Galatasaray'ın önüne zincirleyip açlık grevi yapacağım. "Amacını söylemeyen genç açlık grevi yapıyor. Peşinden binlerce liseliyi sürükledi"...

Bir bebeği var abimin, henüz bir buçuk yaşında. Kendisinden önce iki yeğenim daha vardı diğer abimden. (Türevin türevi oldu kusura bakmayın.) O iki şeytan bana dünyayı dar etmişlerdi. Ama öyle böyle değil. Hayır canımdan çok seviyordum, bir şey de diyemiyordum. Bırak vurmayı falan -ki hiç yapmadım- bağırdığımda bile içim acırdı. Bunu da anladı piçler, hep zaaflarımdan faydalandılar. Bacak kadar veletler beni kedinin fareyle oynadığı gibi oynattılar. Hâlâ da oynatıyor şerefsizler. Yarın öbür gün ölsem çok ararlar beni. Neyse. Doğal olarak bu iki veletten sonra diğer abimin bebeğine gayet rasyonel yaklaştım. Bilimadamı tavrı takındım denebilir. "Bu bebek niye yemek yemiyor?" diye yakınırsa biri, içimden "Hmm, oda sıcaklığı istediği düzeyde olmayabilir" falan dedim. Baya baya dilim yanmış yani o iki piçten.

Fakat bu son gelişimde (aramızda 20'den fazla yaş farkı var. Abi diye yutturamıyorum diğerlerinde yaptığım gibi, amca diyor bu) amca olmanın da verdiği bir sıcaklıkla kendi kendime şuna bir yavşayayım dedim. İşte şebeklikler yapayım, o mükemmel mavi gözlerine (ben kadında renkli göz hiç sevmezdim. Yeşil belki ama mavi asla'ydı. Bu bebekte mavi göz sever oldum ben) bakıp sırıtayım falan dedim.

Demez olaydım. Siz hiç bir buçuk yaşındaki bir kız tarafından madaraya çevrilen adam gördünüz mü? O kadar şımarıyor ki, bugün yemek yediği sürece benim de aynı şeyleri yememi istedi. Daha cümle kuramıyor; ama yarı Türkçe yarı Almanca'yla (abimin eşi alman) "Ye" diyor. Bebek maması güzel bir şey değil bunu belirteyim öncelikle. Abimler sofrada annemin yaptığı dolmaları götürürken ben muz, elma, adını bilmediğim tadı iğrenç bir şey, süt, ve adını bilmediğim toz bebek maması yedim. Üstelik bunlar bir posada eritilmişti. Üstelik şerefsiz ne kadar yerse ben onun iki katı yemek zorundaydım. İşkenceye bak.

"Abisi şımartma o kadar!"

İyi de seviyorum ya! Ben sevdiğim herkesi şımartırım. (Sonra tepeme çıkarlar orası ayrı. O yüzden yalnızca bebeklerde şımarmayı ve sonrasını tahammül sınırları dışında tutuyorum.) Ama tüm bu çektiklerime -mesela gece benim yanımda yatıyor kız. aynı yatakta sarılıyor bana. Onu ezmemek için uyuyamıyorum bile- değiyor. Çünkü bugün bana sarılıp yanağımdan öperken "cici seviyom ya" dedi. Kurduğu en uzun cümleydi bugüne kadarki.

Ben de seni seviyorum bebek. Büyüyene kadar sür bakalım sefanı.

Hiç yorum yok: