22 Ocak 2011

Nasıl görüyorlarsa artık

Bugün sınıfta sunum vardı. Basic Design diye lanet bir dersin finali. Tüm sınıf, 20-25 kişi, aynı atolyede toplanıp herkesin önünde, projeni de alıp çıkıyorsun tahtaya ve anlatıyorsun projelerini. Önündeki masada dört tane ders hocası oluyor (bölüm başkanı da dahil) ve seni mümkün olduğunca sıkıştırıyorlar. "O çizgi niye orada?.. Üçgeni karenin soluna bir cm daha kaydırsaydın genel perspektifi nasıl etkilerdi?.. Gözün kaçış noktalarını sağa çekmek yerine niçin diyagonal bir yol izledin?.." vs gibi şeylerle yoruyorlar adamı.

Bugün saat 9.00'da başladı sunum ve saat 16.00'da bitti. arada iki kere on dakikalık sigara molası vardı sadece. İşte bu girizgahı yaptım ki ortamı ve içerideki biz öğrencilerin sıkıntısını anlayabilin. Bir saatin sonunda artık herkes öyle bir baydı ki sessiz olmayı, dinlemeyi falan bırakıp kendi arasında fısıldaşmaya başladı... Herkes kendi arasında konuşmaya başlayınca ben her zamanki gibi arka sıralara doğru sessizce uzaklaştım. Orada sıraya çöküp eskiz defterime o anki sınıfı tanımlamaya başladım yalnızca tek heceli kelimelerle. (Boş, yok, saf, mee -koyun anlamında-...) Derken yanıma biri oturdu. Dedim herhalde A...'dir (İsmini vermem hoşuna gitmeyebilir. Gerçi burayı okuyanlardan onu tanıyan biri olacağını sanmıyorum ama yine de mahremine saygı duymalıyım). Sınıfta her derste bir şekilde yanıma gelip kafamı ütülüyor bu kız. Çok iyi kız aslında; ama ikimiz birbirimizden o kadar farklıyız ki! Mesela o gece hayatını seviyor, partileri, dağıtmayı, disco ortamlarını falan... Ayrıca biseksüel olduğunu söylemişti bana geçenlerde. Gerçi bana dert yanarken sevgililerinden (kızlı erkekli baya kişi var cidden) hep kızlardan daha çok yakınıyor. Daha değerli hemcinsleri bu kız için. Her neyse işte, ben bu geldi sandım; ama kafamı kaldırıp bakınca bir başka kız olduğunu gördüm. Öyle pek muhabbetim yok. Adını dahi bilmiyordum. Neyse bu geldi böyle utana sıkıla rahatsız edip etmediğini sordu. Etmediğini söyledim. Bir süre boş boş eksiz defterimi kurcaladı. Çizimlere, notlara falan baktı. Sonra kafasını çevirip "Sen dizi falan izliyor musun?" dedi. Ama o kadar utanıyor ki bunları sorarken, niye anlamadım gerçekten. "İzlerim tabii ki" dedim. Sonra sevdiklerimi saydım. Sırasıyla Breaking bad, House, OZ, 24 falan. Şaşırdı.

"Dizi izleyeceğini sanmıyordum" dedi.

"Nasıl yani?" dedim.

"Bilmem ki, hiç öyle kendini bir şeye kaptırabilecek birine benzemiyorsun. Sanki tüm olaylar ve kişiler senin için fazla önemsizmiş gibi." diye cevapladı.

Tamam, sınıfta insanların beni merak ettiğini, gizemli bulduğunu, hakkımda bir şeyler öğrenmek istediklerini biliyordum. Ama bu derece abartmalarını beklemiyordum. Dizi izlemeyecek kadar kendimi soyutlamam nasıl bir düşüncedir?

Sonra ne mi oldu? İki saat boyunca aralıksız Platon'dan konjuştuk. Bana Platon'un idea'larının yanlış yorumlandığını düşündüğünü söyledi. Hatta kanıtlamaya çalıştı. Başaramadı maalesef...

Hiç yorum yok: