09 Ocak 2011

Yeniden Hayata

Ah be... Yazmış buraya eski dostum. Zaten değiştirdim onu, yok ettim blogun o halini. Yeniden hayata pek benlik değildi. Yeniden doğmak isteyen kim? Hiç doğmamış olmayı dileyen bri için ne ironikti. Bunu söylememiştim ona hiç, zaten ona kalmıştı blog, tek başına yazıyordu. Ben, pek çok şeyde olduğu gibi, bunda da onu yalnız bırakmıştım.
Şöyle bir şey var: Bazen sadece içinden akanı yazıyorsun. Bunu yaparken Yeniden Hayata gibi umut verici bir şeyi barındırmak istemiyor bünye. İkinci bir yaşama şansı verilemeyecek kadar çok mahvettim kendi hayatımı. Bana değil de, daha çok hak eden birine verilmesini isterim o hakkın. En nihayetinde benim hayatımın caps lock'ı sürekli kapalı. Küçük harflere, minimum'a indirgenmiş duygulara alışığım ben. En çok koyanı da o minimum'ların hayatımı bu derece etkileyebilmesi. Bazen düşünüyorum kendi kendime, bu hapsolduğum saygısız benlikte daha ne kadar zorlayabilirim kendimi? Dört ayak üstüne düşmemiş bir kedi şaşkınlığına sahibim. Aynaya bakmak bile istemiyorum: Sevmiyorum gözümdeki ölülüğü. Tezgahn üzerine serpilmiş balıkların gözünden hiçbir farkı yok. İçindeki fer bitmiş, tükenmiş. Mezardan sesleniyor bana. Çağırıyor beni.

Daha ne kadar direnebileceğim? Söyle bana her neyse, daha ne kadar?

Hiç yorum yok: