29 Mart 2009

Olmayacak Kişiye Olacak Mektuplar

Ne kadar ironik bir insanım. Olmayacaklar içinde olacaklar, yapılmayacaklar içinde yapılacaklar...
Ben mutsuzum!
İlk defa; dilerdim ki burayı kimse okumasa! Hiç kimse, ben bile...

Bazı insanlar vardır sevmek için bazıları da- ehh neler diyorum ya! Kendi yazdıklarımdan tiksinecek kadar soğumuşsam hayattan, beni ne tutacak ki?
(her neyse, burada sonrasını okuman hoş olmayabilir. Hayat görüşünü zorlayabilir. Mutsuz olmak istemiyorsan okuma)

Bir gerçekten bahsedeyim, tüm insanların birbirine yalan söylediği bir gerçekten: Kimse 'sonsuz' bir sevgiyle sevilmiyor. Kimse sonsuz bir sevgiyle sevmiyor. (belki ama belki sadece anneler bunun dışında) Öyleyse bir baba evladına nasıl vurabilir? Bir sevgili sevgilisine nasıl bağırabilir? Bir arkadaş bir arkadaşa nasıl kötülük yapabilir? Parti sloganı gibi oldu, siktir et olsun. Benim sloganım olsun, kendime parti de kurarım hatta: "Yalanların görüldüğü parti" kısaltması da "YGP" olur, "yeniden garip psikoloji" derim ben ona.

Ben biliyorum, insanoğlunun kendine söylediği yalanlar çerçevesinde gerçek olduğunu. Ona söylenen yalanlar çerçevesinde gerçek olduğunu. Ne diyordu adam: "Eğer o adam uçtuğunu düşünürse, eğer ben de onun uçtuğunu düşünürsem o halde o gerçekten uçmuş olur."
Al işte bu gerçek! Bunu biliyorsunuz, hepiniz üstelik. Kendinize söylediğiniz yalanlar, çevrenizdekilerin size söylediği yalanlar! Sizi mutlu eden bu! Sizi hayata bağlayan bu. Gerçekleriniz değil, sadece bu.

Sokayım sizin 'gerçek' anlayışınıza.

Dersleriniz çok mu kötü? Ne diyorsunuz kendinize: "Çalışacağım düzelecek." Diğerleri ne diyor size: "Çalışacaksın düzelecek." Ve buna inanıyorsunuz değil mi? Safça, salakça inanıyorsunuz. Hiçbir şey siz öyle istediniz diye olmaz. Çevre şartlar sizi, din şartlar sizi, iktidar şartlar sizi, yönetim şartlar sizi! Siz! Siz kimsiniz? Hanginiz kitleleri peşinden sürükleyebildi? Hanginiz adını tüm insanlığa duyurdu? Hanginiz kendi oldu?

Kendi olmak nedir bilir misiniz? Kendi olmak kitlelerin peşinden koşmamaktır, kendi olmak kitleleri peşinden koşturmamaktır. Kendi olmak yalnız olmaktır. Çünkü bu lanet düzen içinde yalnız insan yalnızca kendi olabilir. Aksi halde yalanalr, iftiralar, pislikler, çirkeflikler ve sayamadığım binlercesi sizin siz olmanızı engeller. Zaten bu noktadan sonra anlamı yok. Ne siz, ne ben ne de bir başkası... Biz yenildik. Biz kaybettik. Yüzü olmayan insanlara karşı savaştık, yüzü olmayan duygularla mücadele ettik. Küstük hayata, kızdık hayata.

En acısı da hayat bizi hiç sallamadı. Ona küstüğümüz anlamadı. Yalanlar! Yalanlar gizledi bunu.

Kendinize söylediğiniz tüm yalanlar çok iyidir değil mi? Kilo vereceğim, ders çalışacağım, işi bırakacağım, o kız beni seviyor, bu çocuk bana hasta... Ah diyorum ah. Keşke bunları söylemeseydik. Keşke günü geldiğinde "yaptım" deseydik. "Ders çalıştım, o kız beni seviyormuş gerçekten, ben... ben mutluyum" deseydik. Eh neyse bak, hayata soktukça bana sokmaya devam ediyor. Onu eleştirecek bir yazı yazıyorum ve kendi yazdıklarım içinde özlem duyduğum şeyleri yüzüme vuruyor.

Hayat! Tüm çirkinliğinle sen, tüm çekiciliğinle sen, tüm ışığınla sen! Sen artık beni kendine çekemiyorsun...

Hiç yorum yok: