Totalde yirmi saatini çalışarak geçirdiğim şu haftasonu bitti ya, başka hiçbir şeye bu kadar sevinemem. Beni eve kapanıp ders çalışmaya zorlayan curve sistemine lanet olsun.
Şu üniversiteye başladığımdan beri, Fizik hariç her derste not tuttum, az buçuk çalıştım filan ama, bu işleri sevmiyorum. Ama mecburum çalışmaya, biliyorum.
Sinirlerim çok bozuldu. Ama inan, dersten değil. Gürültüye alerjim var, yüksek sesle konuşan insanlara katlanamıyorum.
Önce durdum, sakin olmaya çalıştım. Ona kadar saydım filan. Cam açtım, havayı ciğerlerime çektim. Olmadı. Dayanamadım, ağlamaya başladım. Yetmedi. Gittim mutfağa, en büyük muzu buldum, kocaman Nutella kavanozunu raftan indirdim, bir elimde kaşık, bir elimde muz, yedim de yedim. Kaç yüz kalori aldım, bilmiyorum. Belki de bini geçtim. Kontrolümü yitirmiştim resmen.
Sonra modum değişti ve yeniden gülümsemeye başladım, şevkle işimin başına döndüm.
Şehir beni çağırıyor gezilmek için, kendime üç haftadır bir çöp bile almadım, Taksim'e gitmeyeli iki hafta oldu, sinemaya da keza, okul her zamankinden sıkıcı ama haftanın üç günü labım var, nasıl kırayım da kendimi sokaklara atayım ? Onu da yapamıyorum. Haftasonları da dersle geçiyor.
Tek kurtarıcım rüyalar, sağolsunlar, beni hiç yarı yolda bırakmadılar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder